[Kore Dizisi] Weightlifting Fairy Kim Bok Joo

05:40 m 0 Yorumlar


Tür: Romantik, Komedi, Gençlik

Bölüm Sayısı:

Yönetmen: Oh Hyun-Jong

Senarist: Yang Hee-Seung

Kanal: MBC

Dil / Ülke: Korece / Güney Kore
Yayın Tarihi: Kasım 2016



Oyuncular








Nam Ju-Hyuk / Jung Joon-Hyung

Nam Ju-Hyuk dizide, bir yüzücü olan Jung Joon-Hyung karakterini canlandırmaktadır. 2. sınıf beden eğitimi öğrencisidir ve çaylak bir yüzme takımındadır. 





Lee Sung-Kyung / Kim Bok-Joo

Lee Sung-Kyung dizide, bir halterci olan Kim Bok-Joo karakterini canlandırmaktadır. Bir üniversitede beden eğitimi bölümünde 2. sınıftadır. 



Kim Jae-Hyun(N.Flying) / ....

Kim Jae-Hyun dizide, Joon-Hyung (Nam Ju-Hyuk) ile aynı takımında olan çaylak bir yüzücüyü canlandırmaktadır.








Sabırsızlıkla beklediğim diziyi sizinle tanıştırayım. School 2015'te kendisini çok sevdiğim Nam Ju-Hyuk dizide başrol oynuyor, tabi ki de sabırsızlıkla bekleyeceğim :D . School 2015'ten sonra Cheese in The Trap dizisinde yer aldı.Orada da çok tatlı bir oyunculuk sergiledi ama yan rolde olduğu için bana yetmedi. Bundan sonra hep başrol alır umarım :D.

Lee Sung-Kyung 'da Nam Ju-Hyuk la birlikte Cheese in The Trap'ta rol aldı. Dizide her ne kadar kötülük yaptığı zamanlar olsa da kopuk karakteriyle çok tatlıydı ve kendisini sevdirdi bana.Bu yüzden Nam Ju-Hyuk la çok yakışacaklarını düşünüyorum. Ayrıca araştırmalarım sonucu bir çok fotoğraf çekimi de gerçekleştirdiklerini fark ettim. Baş rollerin birbirlerini önceden tanımaları iyi bir şey.Dizide birbirlerine daha iyi uyum sağlıyorlar.




Senaristimiz Oh My Ghost ve High Kick dizilerinin senaristiymiş.Bence bu bile diziyi izlemek için yeterli bir neden.


Umarım çok güzel bir dizi olur.Merakla bekliyoruz.


0 yorum:

[Kitap-Roman] Peter Pan Ölmeli, John VERDON

06:05 m 0 Yorumlar

Peter Pan Ölmeli kitabını yeni bitirdim. Bundan önce John Verdon’un okuduğum tek kitabı Aklından Bir Sayı Tut. 1. Kitaptan 4. Ye atlamış gibi olsamda olaylar çok da fazla bağlantılı olmadığı için sıkıntı çekmedim. Sadece Gurney’in aile hayatında önceki kitaplarla bağlantılı yerler vardı ama yazar kısa açıklamalarla fikir sahibi olmanızı sağlamış. Yani seriyi karışık okumak isteyenler ya da birkaç kitabı atlamak isteyenler için bir sorun yok. Ben ise kütüphanede hangisini önce bulursam onu okudum. :D






Kitabın arkasındaki tanıtım şöyle;

John Verdon'un şimdiye dek yazdığı bu en şaşırtıcı romanında, her olayı bulmaca çözer gibi ele alan Dave Gurney, polisin belirttiği şekilde işlenmesi imkansız olan bir cinayeti sıra dışı dehasıyla çözebilecek mi…

Varlıklı bir işadamı, annesinin cenazesinde suikasta kurban gitmiştir. Suçlu bulunan karısı tutuklanır ve ömür boyu hapse mahkum edilir. Onun masum olduğuna inanan sürgündeki dedektif Hardwick, bu esrarı çözebilecek tek kişinin, Dahi Dedektif DaveGurney'in kapısını çalar. 
Suikastçının, bulunduğu noktadan hedefi vurabilmesinin imkansızlığı sadece Gurney'in dikkat edebileceği küçük bir ayrıntıydı.
Gurney, soruşturma için delilleri toplamaya başladıkça birbiri ardına tuhaflıklar olduğunu fark eder ve çok geçmeden tehlikeli bir adamın, sonucunda sadece ölüm olan şeytani hamleleriyle karşı karşıya kalır. Bu adamla alay eden herkes, bir gün ansızın ortadan kaybolmuş, kendilerinden bir daha hiç haber alınamamıştır. Öldürürken hep aynı şarkıyı mırıldanan, dünyanın en azılı tetikçisi, çocuk görünümlü olduğu için "Peter Pan" denilen sihirbaz bir cani.

>Kendi yorumuma gelirsek, kitap biraz sığ kalmış gibi geldi bana. 500 küsür sayfaya yetecek derinlikte bir hikaye olmamış.

>Kitapta bir fark vardı katilin kim olduğu önceden biliyorduk. Zaten kitabın arka kapağında bile yazıyordu bu. Amaç bu kiralık katili tutan kişinin kim olduğuydu.

>Kitap boyunca Gurney (ana karakter) bir sürü delil buldu. Ama kiralık katili kimin tuttuğunu bu delilleri kullanarak değilde aklına birden gelivermesiyle bulması bana çok saçma geldi. Yani kitapta durduk yere , aaa katili kimin kiraladığını buldum, gibi bir durum olmuş.

>Katil “en zor işlerin adamı olarak tanınan bir profesyonel katil” olarak tanımlanırken, onu yakalamaya çalışan emekli bir dedektifin yanına kadar gelebildiği halde neden onu önceden öldürmedi ?

>Gurney’in ailevi olayları, iç düşünceleri çok uzundu, kitabın yarısını kaplıyordu. Bazen atlamayı bile düşünsem de kişiliğim el vermedi.

>En başta katilin lunapark ve palyaçolarla ilgili kabuslar gördüğünün öğreniyoruz ama kitabın sonunda katil lunaparka giderek orada bazı olumsuz olaylara sebep oluyor. Bunu  da saçma bulduğumu söylemeleyim. Her gün hakkında kabuslar gördüğün çok korktuğun bir yere niye gidesin ki?

>Katilin lunapark ve palyaçolarla ilgili kabuslar gördüğünü korktuğunu biliyoruz buna sebep olan olayı ise öğrenemedik.

>En sevdiğim kısım ise David’in oğlunun ölümünden dolayı duyduğu suçluluk hissinin , katilleri yakalamak istemesine yol açtığının anlatıldığı bölümdü.  Oğlu bir araba kazası sonucu ölüyor ve Gurney bunun kendi dikkatsizliğin dolayı olduğunu düşüdüğü için istemese de bilinçaltında kendisini öldürmek istiyor. Ayrıca o gün oğluna çarpıp kaçan suçluyu yakalayamadığı için de emekli olsa da suçluları yakalayarak suçluluk hissini biraz azaltmaya çalışıyor.  Biliyorsunuz ki Gurney her kitapta bir suçluyu yakalamaya çalışıyor ve kendini hep katille karşı karşıya olduğu tehlikeli bir durumun içinde sokuyor.

>Kitapta bir ara kısa da olsa Türkiye’den bahsediliyor. İçimde “asın bayrakları” hissi oluşmadı değil.


Sabahın beşinde kafasındaki karmakarışık düşüncelerden kurtulup uykuya dalmak üzereydi ki telefonu çaldı. Karanlıkta telefonuna uzanırken boş bir su bardağını devirdi. Madeleine uykulu bir sesle söylenirken, komodinin üzerinde duran telefonunu buldu. Ekranda arayanın Hardwick olduğunu görünce, kalkıp çalışma odasına gitti.
“Ne var?”  “İnsan sabahın bu saatinde aranır mı diyorsun, biliyorum, ama Türkiye ile aramızdaki saat farkı 7, yani orada öğle oldu. Hava da çok sıcaktır herhalde.”
“Harika bir haber bu, Jack. Söylediğin için çok teşekkür ederim.” “Ankara’daki bir dostum aradı ve ben de seni arayayım dedim. Çiftçi Dave’in tavuklarına mısır verme zamanı, değil mi? Aslında o zavallı hayvanlara yemlerini bir saat önce vermen gerekirdi, tembel herif.” 

Polisiye romanlar tam bana göre değil sanki çünkü kitaptaki en beğendiğim yerler her zaman polisiye olmayan kısımlardan çıktı. Yazımı beğendiğim birkaç kısmı paylaşarak sonlandırıyorum. Hoşçakalın.

“Kendi adı dışında bir isim. Yatırırken ya da kucağına alıp severken ona verdiğin sempatik bir isim var mıydı?” Gumey ona hayır diyecekti ama birden, aklına uzun yıllardır unuttuğu bir şey geldi, üzüldü, hafifçe boğazını temizledi ve “Tabii ya...ona “Küçük Ayı" derdim,” diye cevap verdi. “Neden öyle derdin?” “Ne bileyim, garip bir görünüşü vardı...özellikle mutsuz olduğu zamanlarda...neden bilmiyorum, o görünüşü bana küçük bir ayı yavrusunu hatırlatırdı.” “Ve onu kucaklardın, değil mi?” “Evet” “Çünkü severdin onu, değil mi?” “Elbette.” “O da seni severdi, değil mi?” “öyle sanıyorum, severdi beni.” “Onun ölmesini istedin mi hiç?” “Elbette hayır.” “O senin ölmeni ister miydi peki?” “Hayır.” “Madeleine senin ölmeni ister mi?” “Tabii ki, hayır." “Kyle senin ölmeni ister mi?" “Hayır.” Claret, devam etmeden önce, sanki kendisini anlayıp anlamadığını görmek ister gibi, Gumey’in gözlerine baktı. Bir an düşündü ve “Seni seven herkes yaşamanı istiyor," dedi. “Elbette, öyle sanıyorum.” “O halde kendini Danny’nin ölümünden sorumlu tutma ve ölüm riskini göze alma duygusu... tamamen bencil bir durum bu, değil mi?"
………………….............................................................................................................................
Claret durdu, gücünü toplamak ister gibi, derin bir nefes aldı ve sonra, “Sen aşın kibirli bir adamsın, David,” diye devam etti. “Seni seven insanları umursamıyorsun. Seni sevenleri incitmemelisin. Daha önce yapmadıysan, şimdi yap bunu. Bir karın ve oğlun var, onların sevdiği bir adam olarak, hayatını tehlikeye atmaya hakkın var mı?” “Dinle beni, David,” diye sürdürdü konuşmasını. “Hayatta sevgiden daha önemli hiçbir şey yoktur, önemli olan sadece ve sadece sevgidir."
…………………….........................................................................................................................
 Konuya bu açıdan bakınca, oğlundan  kaçmasının nedeninin, kendi içine kapanıklığı olduğunu anladı. Bunu aşmak zor bir iş değildi. Ama bunu düşününce, kafasının içinde başka bir soru belirdi. Kyle’ı çok az görmesinin nedeni sadece içine kapanık olmasıyla açıklanabilir miydi acaba? Daha sonra aklına cevap verilemeyecek bir başka soru geldi: Bir oğlun varlığı, ona bir zamanlar iki oğlu olduğunu ve eğer o durum olmasaydı hâlâ iki oğlu olacağını...




0 yorum:

[Kore Dizisi] W : Two World

13:36 m 0 Yorumlar




Tür : Romantik, Melodram, Fantastik
Bölüm Sayısı : 16
Yönetmen: Jung Dae Yoon 
Senarist: Song Jae Jung

Kanal: MBC 
Dil / Ülke : Korece /  Güney Kore

Yayın Tarihi: 2016

Oyuncular



Lee Jong-suk/ Kang Cheo


Ünlü çizgi roman W’nin baş karakteri. Çizgi romanda JN Global şirketinin başkanı ve W kanalının sahibidir.






Han Hyo-joo / Oh Yeon-joo 

 Myung Se Hastanesi Göğüs Cerrahisinde 2 yıllık stajyer doktordur.Ünlü çizgi roman W’nin çizeri Oh Sung-moo’nun kızıdır.






Jung Yoo-jin / Yoon So-hee 

 Kang Cheol'un arkadaşı ve sekreteri.







Kim Eui-sung / Oh Sung-moo

 Yeon-joo'nun babası ve ünlü çizgi roman W’nin çizeri.





Lee Si-eon / Park Soo-bong

 Sung-moo'un çalışanı.

















Şimdi gelelim yorumumuza...

Lee Jong-suk ‘un en son Pinokyo dizisini izledim ve açıkçası çok da beğenmemiştim. Bu yüzden W dizisine önyargılı olarak başladım ama izlediğim ilk bölümden beni kendisine çekti. Şu ana kadar 4 bölüm izledim ve oldukça sürükleyici bir şekilde ilerliyor. Ayrıca senarist Nine: 9 Times Time Travel ve Queen In Hyun's Man dizilerinin de senaristi. Senaristimiz genelde fantastik takılıyor. İnşallah da böyle devam eder çünkü bu konuda oldukça becerikli olduğu belli.




 Lee Jong-suk’un oynadığı karakter zengin olsa da dizilerde sıkça karşılaştığımız zengin züppelerden değil. Oldukça centilmen ve yine her zamanki gibi karizmatik. Başrol kızımızı canlandıran Han Hyo-joo’yu ilk kez bu dizide izliyorum. İlk bölümde bakışları çok donuk gelmişti ve karaktere ısınamayacağımı düşündüm ama bu düşüncemin değişmesi çok uzun zaman almadı. Hala gözlerinde bir gariplik olduğunu düşünsem de karakteri tatlı ve  Lee Jong-suk’la yakışıyorlar.



Dizimiz adını Oh Sung-moo adlı karikatüristin ‘W’ adlı çizgi romanından alıyor. Bu adam aynı zamanda kadın başrol Oh Yeon-joo’nun babası. Erkek başrol Kang Cheol da bu çizgi romanın baş karakteri. Kızımız bir olay sonucu çizgi romanın içine giriyor ve Kang Cheolle tanışıyor. Yani basitçe kızımız gerçek dünyada yaşayan bir insan iken oğlanımız sanal bir dünyada yaşayan çizgi-karakter. Anlayacağınız onlar farklı dünyaların insanı. :D Her ne kadar imkansız bir aşk olsa da bakalım çiftimiz tüm zorlukları aşıp mutlu sona kavuşabilecekler mi.




0 yorum: